Hamilelikte yaşanan bedensel ve ruhsal değişimler, ‘anne bedeninin gebeliğe uyumu’ olarak tanımlanıyor. Ancak her değişim, ‘uyum’ tanımına girmeyebiliyor. Anne…
Hamilelikte yaşanan bedensel ve ruhsal değişimler, ‘anne bedeninin gebeliğe uyumu’ olarak tanımlanıyor. Ancak her değişim, ‘uyum’ tanımına girmeyebiliyor. Anne adayları kimi zaman gözle görülebilen, kimi zaman da yalnızca uzmanların fark edebildiği değişikler yaşayabiliyor. Bu değişimlerin pek çoğu aslında gebeliğe uyum sürecini hızlandırıyor. International Hospital Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölüm Başkanı Prof. Dr. İsmail Çepni, hamilelik sürecindeki bazı değişimlerin, hiç zaman kaybetmeden doktora başvurmayı gerektirdiğini söylüyor ve hangi belirtilerin tehlike sinyali olduğunu şöyle anlatıyor: VAJİNAL KANAMALAR “Vaginal kanamalar, gebeliğin hangi haftasında olursa olsun süresi ve miktarına, birlikte ağrı ve diğer belirtilerin varlığına bakılmaksızın en önemli tehlikeli belirtisi olarak algılanarak en yakın hastaneye başvurulmasını gerektiriyor. Vajinal kanamalar, hamilelerin yüzde 20-25’inde ilk üç aylık dönemde görülebiliyor. Bu dönemdeki kanama nedenleri arasında, ceninin rahme yerleşmesi ile oluşan “implantasyon kanaması” hamile kaldıktan bir hafta sonra gerçekleşiyor ve gebeliğe zararı olmuyor. Bir–iki gün içinde lekelenme tarzında olup geçiyor. Kanama ile birlikte kramplar veya aktif kanama da olursa, düşük olasılığı yükseliyor. Bu nedenle zaman geçirmeden hekime başvurulması gerekiyor. Dış gebelik de kanamaya yol açabilir. Durumu anlayabilmek için ultrason yapılıyor. Eğer kanamalar hamileliğin ikinci üç aylık döneminde oluyorsa, geç dönem düşüklerine, bebeğin çok erken doğmasına, eşin önde durmasına (Plasenta Previa) ya da tansiyon yüksekliğinin de eşlik ettiği eşin erken ayrılması (Plasenta Dekolmanı) gibi ciddi tablolara yol açabiliyor. Üçüncü üç aylık dönemde meydana gelen kanamalarda ise genelde bebeğe yaşamsal oksijen ve besinleri gönderen plasentada (eşte) bir sorun olduğuna işaret ediyor. KARIN AĞRISI DIŞ GEBELİKTEN KAYNAKLANABİLİR Hamilelikte ciddiye alınması gereken belirtiler arasında ağrıyı da unutmamak gerekiyor. İlk üç aylık dönemdeki ağrı, dış gebelik nedeniyle olabilir. Ağrının yanında kanamanın da olması durdurulamayacak düşük ihtimalı anlamına geliyor. Ağrıya miyom da eşlik edebilir ya da yumurtalıklarda bir problem olabilir. Erken hamilelikte rahmin büyümesine bağlı gerilme ağrısı da söz konusu olabiliyor. Ayrıca karındaki diğer organ problemleri de; örneğin safra kesesi, apandisit nedenler arasında olabiliyor. Eğer ağrı sırtta hissediliyorsa ve idrar yaparken yanma oluyorsa, idrar yolu infeksiyonu ve özellikle sağ böbreğin genişlemesinden (hidronefroz) şüphelenmek gerekiyor. Daha önceden sezaryen ya da başka rahim ameliyatı geçirmiş anne adaylarında ağrı olduğunda nadir ama çok ciddi bir problem olarak rahim yırtılması (uterus rüptürü) da akla gelmeli. İkinci ya da üçüncü ayda sağ üst karın bölgesinde şiddetli ağrı safra kesesi ile ilgili olabileceği gibi çok daha ciddi olarak gebelik zehirlenmesinin ağır tablosu “Hellp Sendromu” da olabilir. Bu sendrom, hamileliğin anne hayatını da tehlikeye atabilen en önemli komplikasyonlarından birisi. Ayrıca gebelik ile oluşan hipertansiyonun en tehlikeli aşaması. Gebelikte baş ağrısı da yüksek risk gebeliğe bağlı hipertansiyon (preeklempsi) habercisi ya da migren, sinüzit gibi baş ağrısı nedenlerinden oluşabiliyor. BEBEK GÜNDE 10-20 KEZ HAREKET EDİYORSA… Anne adayları ilk gebeliklerinde 20. haftada, daha sonraki gebeliklerinde ise 18-19. haftalarda bebeklerinin hareketlerini hissetmeye başlıyor. Bebeğin bir günde ayrı zamanlarda 20 defa ve fazla hareket etmesi iyi olduğunun işaretidir. Yine bir günde ayrı zamanlarda 10 defadan fazla hareket etmesi yeterlidir. Bebeğin günde 10 defadan daha az hareket etmesi, sıkıntıda olmasına (Fetal distress) işaret edebilir. Hareketlerin uzun süre hissedilememesinde bebek ölümü dahi akla gelir. Bunun dışında bebeğin uyku hali, plasentanın ön tarafta yerleşmiş olması da ‘masum hareketsizlik nedenleri’ arasında sayılabilir. ATEŞ 37.5’İ AŞIYORSA ENFEKSİYOR RİSKİ Gebelikte ateş 37.5 santigrat derecenin üstünde ise herhangi bir yerde enfeksiyon habercisi olabilir. Odak bulunamayan durumlarda çok dikkatle araştırılmasi gerekiyor. Özellikle yüksek ateşin erken doğumu tetikleyebileceğinin akılda tutulması önemli. Diğer olası nedenler arasında su alımında azalma (dehidratasyon) düşünülebilir. ŞİDDETLİ KUSMA VARSA… Ağızdan beslenemeyecek kadar şiddetli kusma ve yemek yiyememe durumu özellikle gebeliğin ilk 10-12 haftasına kadar görülebilen bir durum. Her 100 anne adayından 50 ile 70′inin az ya da çok bulantı ve kusma sorunu yaşadığı biliniyor. Her 100 anne adayından 5-10′unda ise bulantı ve kusmalar hastaneye yatacak ve besin maddelerinin damardan verilmesini gerektirecek kadar şiddetli olabiliyor. Gebelerin idrar tahlilinde aseton ya da keton pozitif olarak bulunursa, anne adayının hastane ortamında damardan beslenmesi gerekiyor. Bulantı ve kusma yakınmaları sabahın erken saatlerinde daha şiddetli görülüyor. Bu duruma tıp dilinde “Emesis Gravidarum” deniyor. Diğer bulantı ve kusma nedenleri arasında besin zehirlenmesi, enfeksiyonlar ve mide-barsak sistem hastalıkları geliyor. RAHİM KASILMASI DOĞUMU BAŞLATABİLİR Rahimde bebek oynadığı esnadaki gibi kasılma ve sertleşmeler ritmik olarak, gittikçe sıklaşan, süresi uzayan ve kuvveti artan şekilde gerçekleşir ise erken doğum ya da doğum başlamasına işaret ediyor. Bazen de doğuma hazırlık ağrıları olarak tanımlanan Braxton Hicks kasılmaları olabiliyor. (Gerçek doğum kasılmaları başlamadan önce rahim kaslarında meydana gelen bazı kasılmalardır). Su alımında azalma ve dehidratasyonda da benzer bulgular oluşabiliyor. VAJİNAL SIVI VARSA GEBELİK ZARI YIRTILMIŞ OLABİLİR Gebeliğin özelliği nedeni ile daha çok mantar ağırlıklı vaginitis ortaya çıkabilir, ya da cinsel temasla bulaşan infeksiyonlarda akıntı olabilir. Ancak vaginal akıntı olduğunda gebeliğin haftasına göre düşük, erken doğum başlanması, bebeğin içinde yaşadığı amnios suyunun gelmesi yani gebelik zarının yırtılması akla gelmeli. Akıntı, bazı gebelerde idrar kaçırma sorunundan da kaynaklanabiliyor. ELLER, AYAKLAR VE YÜZDE ANİ ŞİŞME TEHLİKELİ Hamileliğe bağlı hipertansiyon (preeklampsi) da oluşur. Özellikle kısa sürede normal kilo alış seyrinden fazla kilo alımı varsa, bu neden akla getirilmeli. Ayrıca idrar yaparken yanma oluyorsa yolu enfeksiyonu akla gelmelidir. ANNEDE SARA VARSA HAVALE GELİŞEBİLİR Gebeliğin hipertansiyonu ile birlikte ise ciddi gebelik zehirlenmesi olarak tanımlanan ve beyin dokusunun zarar görmesine yol açabilen anne ve bebek açısından hayati tehlikenin mevcut olduğu eklampsi tablosunda görülür ya da daha önceden var olan epilepsi hastalığına bağlı havale geçirme şeklinde oluşabiliyor. GÖRME BOZUKLUĞU YÜKSEK TANSİYONDAN KAYNAKLANIR Hamileliğe bağlı hipertansiyon (preeklampsi) veya ağır preeklampsi işareti olabilir. Ya da diğer görme problemi oluşturan hastalıklara bağlı görme bozuklukları ortaya çıkabiliyor. Anne adayının bedeninde ya da psikolojisinde oluşan her belirti gebelikte çok önemli bir durumun işareti olabilir. RUTİN GEBELİK TAKİBİ ŞART! Her anne adayının, hamileliği boyunca düzenli olarak kontrollere devam etmesi büyük önem taşıyor. Bu izlemenin gebeliğin başından sonuna kadar aynı hekim tarafından yapılmasında yarar var. Düzenli gebelik muayeneleri ile anne ve bebeğin sorunları çözülür. Anne adayının sadece kan grubu, tansiyonu ve kilosunun belirlenmesi ile bile birçok sorun önceden belirlenerek önlem alınabilir.”
Kaynak: Bebeği tehlikeye sokan 11 sinyal